Temel içeceğimiz COLA mı?

Cola. Nam-ı diğer coca cola yada pepsi cola. Yıllardır sofralarımızın vazgeçilmez içeceği olmuş, annemizin yaptığı ayranı çoktan rafa kaldırdığı gibi ev yapımı meyve suları, şıraları ve bunun gibi ne kadar faydalı içecek var ise tamamen soframızdan kaldırmış ne olduğu belirsiz ve içeriği firma tarafından kesinlikle açıklanma zorunluluğu olmayan tek içecek.

Ben şimdi gitsem bir meyve suyu çıkarsam ve bu iki firma gibi içeriğini beyan etmeden ürünü pazara sunmaya kalksam acaba neler olur. Dünyanın hemen hemen her yerinde (Mekkenin hemen yanın da bile) ki müslümanlar tarafından tamamen kanıksanmış ve olmazsa olmaz gıdalar dan biri olarak ramazan sofralarımız da ise büyük litreli olarak misafirlerimize şifa niyeti ile ikram ettiğimiz ulu içecek.

Son zamanlar da yerli üretim olarak muhafazakar kesimi daha da iyi sömürebilmek amacı ile yıllar önce yeşil sermaye olarak lanse edilmiş ancak şimdi simsiyah sermaye haline gelmiş olan firmamızda buna benzer bir cola sürdü piyasaya.

Coca Cola ve Pepsi arasında bile tat olarak fark olduğu aşikarken bizim yerli üretim de aralarında pazardan bir şekilde pay alma gayretinde oldu. Milyon Dolarlık tv reklamları sayesinde pazardan ve müslüman kesimin belli bir oranından da pay aldı. O günlerde ülkemde nedense colanın içersinde alkol var dedikoduları pek gündem de idi. Ben çıkarmadım bu dedikoduları ben sadece duydum. Ancak  sıvı içersinde ki alkolun miktar ve içeriğini tespit etmek günümüz şartlarında çok kolay iken bir müslüman evladının bu konuda herhangi bir çalışması olduğunu malesef duymadım. Afiyetle içtik sadece olurmu kardeşim müslüman memleketinde böyle şey olurmu güvencesi altında”…

Afiyet olsun kardeşim.

Keşke bana da bu kadar güvenebilseydin. Marka değilim diye sanırım. O kadar milyon dolarlarım olmadığı ve olamayacağı için de hiçbir zaman marka olamayacağım ve de sen bana hiç bir zaman güvenemeyeceksin.

Zaten müslüman olarak pek de araştırmaya vaktin yok. Düşmüşsün geçim derdine. Yorgun argın evine geliyorsun bir cola zevkin var onu da aldık elinden şimdi.

Sanki bir tek sen çalışıyorsun. Biz babadan kalma ile geçinmiyoruz ki. Bizde içtik o mereti yıllarca sonra araştırmaya başladık. Araşatırmalarımız öncesinde yediklerimizi sindirdiğini düşündüğümüz şeyin aslında sindirim ile alakası olmadığını aksine şişkinlik yaptığını farkettik.

Daha sonra şifanın colada değil az yemek de olduğunu öğrendik. Helal olanın da bu olduğunu tecrübe ettik. Çok yemenin hem hastalık hemde dinen sakıncalı görüldüğünü her fırsatta Peygamber’imiz tarafından uyarıldığımızı okuduk.

Vaktiniz  yok diye de elimizden geldiğince araştırma yapıp burada yayınlamaya çalışıyoruz işte. Sizinde bu güne kadar farketmediğiniz  bazı şeyleri farkedebilirsiniz belkide kimbilir.

Bunun yanın da internet ortamında çeşitli yerlerde cola içtikten sonra vücudda olan etkileşimler diye yazılar bulunmakta biz bunların son paragrafı ile ilgileniyoruz. Sizinde ilginizi çekebilmek içinde aşağıda yayınlıyoruz.

“Kafeinin diüretik özellikleri baş gösterir (tuvalet ihtiyacı).Buda vücutta depolanmış kalsiyum, magnezyum ve çinkonun da beraberce dışarı atılması demek. Bir süre sonra şeker ihtiyacını tekrar duymaya başlayacaksınız, kendinizi halsiz ve bitkin hissedeceksiniz. Vucüdunuzda kola ile alığınız bütün su tekrar dışarı atıldığı için sussuzluğunuzu tekrar hissedeceksiniz. Şeker ihtiyacını takiben, kafein isteği de başlayacak (sigaradaki gibi).from http://www.biyobilim.net”

Demekki colanın sindirimimize faydası olmadığı gibi susuzluğumuzu gidermeyi bırakın aksine bizi daha çok susattığı bilimsel olarak da ispatlanmış ve yanında vücudumuz için gerekli olan çinko,magnezyum ve kalsiyumu da götürüyor.

Okuduğumuzu başkasının yerine de anlama imkanımız olmadığı için sizde okuduklarından başkaları da faydalansın istersen bir şekilde sitemizi tavsiye edebilirsin. Bunun yanın da bizim de bir şeyler öğrenmemizi istersen lütfen bize yazılarınızı iletin bizde burada yayınlayalım.

Allah yar ve yardımcınız olsun.

KOLA İÇİNCE VÜCUDUNUZDA NELER OLDUĞUNUN FARKINDAMISINIZ ?

Cola ve gazoz cinsi meşrubatların sağlığımız üzerindeki zararları hakkında yaptığımız bilimsel yayınlarımız toplum üzerinde önemli etkiler sağladıkça maalesef firmaların gerçeği saptıran reklamlara ve hediye yağmuru promosyonlara yöneldiklerini görüyoruz. Üzüntümüz bu aldatmacalara müteddeyyin satıcılarımızın ve tüketicilerimizin de hemencecik ram olmalarıdır. Kısa vadedeki küçük menfaatlere teslim olmakla uzun vadede kazanacakları büyük zarar ve veballeri akıllarına getiremiyorlar.

Sizi caydırıp tekrar cola ve gazoz bağımlısı yapmak için girdikleri şu telaşlar sizleri uyandırmıyor mu? Reklam için ve hediye promosyonları için yaptıkları bu ödemeleri ceplerinden mi ödediklerini sanıyorsunuz?. Bilesiniz ki sizleri kandırmak için yaptıkları her ekstra harcamaları da kuruşu kuruşuna yine sizlerin cebinden aşırmaktadırlar.

Siz siz olun bu yağmaya fırsat vermeyin. Market alışverişlerinizde bu ürünlere yer vermeyin. Bu ürünleri boykot etmeye devam edin. Eğer sağlığınızı ve çoluk çocuğunuzun sağlığını düşünüyorsanız…

Marketlere gittiğinizde kola ve gazoz cinsi meşrubatlardaki birbirinden cazip reklamların ve hediye promosyonların etkisi ile terar o ürünlerin bağımlısı olmaya meyletmeyiniz, elinizin tersi ile itip sağlığınızı, size emanet edilmiş çoluk çocuğunuzun sağlığını düşününüz.

Hala cola içmek istermisiniz? Yoksa yemek yemek için gittiğiniz restaurantda taze sıkma portakal ve nar suyumu sıktırırsınız veya ayran mı istersiniz?

Maalesef sıkma portakal suyu yok!! Diyen lokantaları, hala gözünüzün içerisine sokar gibi marketlerin en ön yerlerine dağlar gibi bu meşrubatları istifleyen marketleri protesto edin. Aksi halde bir daha gelmeyeceğinizi söyleyin. Sağlığınız sizindir. Sağlığınıza sahip olun.

Restaurantlarda ve marketlerde Cola, gazoz cinsi ne varsa önleyemiyorsanız tamam ama en azından Sıkma taze portakal, mandalina, kivi, havuç ve nar gibi suları da olsun. Bu meşrubatları talebediniz. Lütfen Sağlığımıza dikkat edelim. Bize emanet edilen bedenimize zarar verdiğini bile bile bir ürünü tüketmemizin haram olabileceğini aklımızdan çıkarmayalım.

Bir uzmanın konu ile ilgili açıklamasını tekrar tekrar okuyalım:

Prof. Dr. M Canan Efendigil Karatay
İç ve Kalp Hastalıkları Uzmanı
(barsakforum.com)

1. İlk 10 dakikada: Kanınıza hemen 10 çay kaşığı kadar şeker girer. Bu normal günlük dozun 100 katı kadardır. Bulantınızın olmamasının nedeni içinde bulunan ‘fosforik asiddir’.

2. İlk 20 dakikada: Kan şekeriniz aşırı şekilde yükselir. Bunun sonucu pankreasınızda aşırı derecede insülin salgılanır ve kan şekerinin fazlası karaciğerde yağ olarak depolanmaya başlar.

3. 40 dakika içinde: Kafeinin tamamı dolaşıma girmiş olur. Kan basıncı yükselir, karaciğerden daha fazla şeker yapılarak kana geçer ve kan şekeri tekrar yükselir.
4. 45 dakika içinde: Beyinde dopamin yapımı artar, mutluluk hissi başlar (eroinin etkisine benzer bir etki meydana gelir.)
5. 60 dakika içinde: Ani açlık hissi oluşur.
6. Kolaya ve tatlılara saldırısınız.
7. Bu kısır döngü devam edttiği süre karaciğer ve göbek yağlanması artar, vücudun tüm hücrelerinde LEPTİN ve İNSÜLİN DİRENCİ gelişir.
8. Şişmanlık Hastalığını başlatmıştır ve bütün dejeneratif hastalıkların nedenidir.

yazının orjinali için tıklayınız.